- tákati
- -am nedov. (ȃ) nar. 1. kotaliti, valiti: takati kolesa; takati se po travi 2. vzhodno gugati, zibati: takati otroka v zibelki takajóč -a -e: klical je na pomoč, takajoč se po kamenju
Slovar slovenskega knjižnega jezika . 2000.
Slovar slovenskega knjižnega jezika . 2000.
takati kalmamak (veya kesilmek) — gücü azalmak, bitmek Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
takati yetmemek — gücü yeterli olmamak Günahlarımızın icmaline gelince ben tutamam, takatim yetmez. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
Pipil grammar — This article provides a grammar sketch of the Nawat or Pipil language, an endangered language spoken by the Pipils of western El Salvador, belonging to the Nahua group within the Uto Aztecan language family. There also exists a brief typological… … Wikipedia
Gramática pipil — Saltar a navegación, búsqueda Con Gramática pipil se refiere al conjunto de reglas y princios que regulan el uso del idioma pipil. Este artículo muestra un esquema gramatical del idioma náhuat o pipil, una lengua perteneciente a la familia… … Wikipedia Español
Gramática del pipil — «Gramática del náhuat» redirige aquí. Para otras acepciones, véase Gramática del náhuat (desambiguación). Gramática pipil se refiere al conjunto de reglas y principios que regulan el uso del idioma pipil. Este artículo muestra un esquema… … Wikipedia Español
kesilmek — nsz 1) Kesme işi yapılmak 2) Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara. N. Cumalı 3) Gibi olmak, benzemek, dönmek Senelerden beri hizmetçinin,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
potin — is., Fr. bottine Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan, bağcıklı veya yan tarafı lastikli ayakkabı Soyunmaya hatta potinlerini çıkarmaya takati yoktu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
takat — is., ti, Ar. ṭāḳat Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı. A. Gündüz Birleşik Sözler takat sınırı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller takat getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
takatsiz — sf. Takati kalmamış, yorgun, argın, dermansız, kudretsiz, mecalsiz Bir ağacın altında hasta, takatsiz, ölü gibi yatıyorum. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
gücü kesilmek — kuvveti, takati azalmak Yavaş yavaş gücüm kesiliyor, işte o zaman ağlamaya başlıyorum. N. Eray … Çağatay Osmanlı Sözlük