çıkar — is. Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar Kimse siyasi ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Anayasa Birleşik Sözler çıkar budak çıkar yol Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkar yol — is. Güç durumlarda insanı başarıya ulaştıran, kurtaran davranış, çözüm yolu, çare Bu kadar doğru bir istekle kendine bir çıkar yol bulmaya çalışarak karşıma gelmiş olan kızı, soğutup kırmak işime gelmedi. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkar budak — is., ğı Çevresi ile bağlantısı zayıflayan ve bazı ağaç türlerinde kendiliğinden düşebilen budak türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkar gözetmek — çıkarına bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne çıkar — 1) ne zararı var? Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? M. Ş. Esendal 2) bir sonuç vermez 3) nasıl bir yarar umulur? … Çağatay Osmanlı Sözlük
hər çikarə — (Yardımlı) hər kimsə. – Nə çikarədu gecə gəlay, yığıb aparay … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
arife günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar — bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
baca eğri de olsa duman doğru çıkar — yaradılıştan iyi ve doğru olan kimse, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun niteliğini yitirmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
buğday başak verince orak pahaya çıkar — gereksinim duyulan şey değer kazanır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivi çıkar ama yeri kalır — gönül yarası kapansa da unutulmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük