ogréti

ogréti
ogréjem dov. (ẹ́ ẹ̑) 1. narediti kaj toplo: ogreti sobo; ogreti vodo do sto stopinj; ogreti si roke pri ognju 2. povzročiti občutek toplote: sonce jih je ogrelo / čaj nas je ogrel; pot v hrib jih je ogrela; pren. prijazna beseda človeka ogreje; taka pesem ogreje srce 3. ekspr. navdušiti: sodelavce je ogrel za svoj načrt; ogreti se za šport, študij / govornik ni mogel ogreti občinstva; predstava je gledalce ogrela ogréti se 1. postati topel: kamenje se na soncu ogreje; voda se je že ogrela; brezoseb. počakali so, da se je zunaj nekoliko ogrelo / stroj se je preveč ogrel preveč segrel, pregrel 2. dobiti občutek toplote: stopi v hišo, da se ogreješ; na soncu se je dobro ogrel; ogreti se ob ognju, pri peči; ogreti se s hojo ● ekspr. družba pri mizi se je kmalu ogrela razživela; ekspr. pogovor se nikakor ni hotel ogreti postati sproščen; ekspr. ogreti se za dekle začutiti naklonjenost, ljubezen do nje ogrét -a -o: ogret krožnik; za šport ogreti ljudje; ogreta telovadnica

Slovar slovenskega knjižnega jezika . 2000.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • öğreti — is. 1) Bilimde bir düzenli görüşü oluşturan ilke ve dogmaların bütünü, meslek, doktrin Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu. H. Taner 2) Belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olan ilke veya ilkeler dizisi,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bilinemezcilik — is., ği, fel. 1) Bilginin bağıntılı olduğuna ve bundan dolayı salt olmadığına inanan öğreti 2) Tanrı nın ve evrenin nereden türediğinin bilinmediğini ve bilinemeyeceğini ileri süren öğreti, laedriye, agnostisizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • erek bilimi — is., fel. 1) Evreni ereklerle araçlar arasında bir ilişkiler dizgesi olarak gören öğreti, teleoloji 2) Yalnızca insan hareketlerinin değil, tarih ve tabiat olaylarının ve bütünün olduğu gibi tek tek olayların da ereklerle belirlenmiş ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pogréti — gréjem dov. (ẹ ẹ̑) 1. narediti kaj (spet) toplo: pogreti krompir; jed je treba še pogreti / pogreti kosilo // narediti kaj nekoliko toplo: še kozarce mora pogreti / pogreti posteljo, spalnico 2. povzročiti občutek toplote; ogreti: sonce jih je… …   Slovar slovenskega knjižnega jezika

  • ugréti — ugréjem dov. (ẹ ẹ̑) 1. povzročiti občutek toplote: sonce jih je ugrelo / hitra hoja ga je ugrela 2. narediti kaj toplo; ogreti: ugreti noge z masiranjem; mel si je roke, da bi si ugrel prste ● dekle mu je ugrelo srce ogrelo; ekspr. pogovor nas… …   Slovar slovenskega knjižnega jezika

  • ahlakçılık — is., ğı, fel. Ahlakı bir araç değil, bir amaç sayan öğreti, aktörecilik, törelcilik, moralizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akılcılık — is., ğı, fel. 1) Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı 2) top. b. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anlıkçılık — is., ğı, fel. Duyu ve irade karşısında anlığın üstünlüğünü ileri süren öğreti, zihniye, entelektüalizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antiemperyalizm — is., Fr. antiimpérialisme Emperyalizme karşı tutum, davranış veya öğreti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • atomculuk — is., ğu, fel. Evrenin, bölünmez parçaların kümelenmesinden oluştuğunu ileri süren öğreti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”