- odèv
- -éva m (ȅ ẹ́) knjiž., redko obleka, oblačilo: ženska v temnem odevu
Slovar slovenskega knjižnega jezika . 2000.
Slovar slovenskega knjižnega jezika . 2000.
ödev — is. 1) Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe Doktor da rahattır. Ödevini yapmıştır. H. Taner 2) Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödev bilgisi — is. Herhangi bir meslekte bulunanların birbirleriyle ve başkalarıyla olan işlerinde tutmaları gereken yollar ve yerine getirmek zorunda bulundukları ödevler üzerinde duran bilgi, deontoloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödev bilmek (veya saymak) — bir şey yapmayı kendisi için yerine getirilmesi zorunlu bir iş olarak kabul etmek, borç bilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Abdul Hamid II — Abdul Hamid II Sultan of the Ottoman Empire Caliph … Wikipedia
Хикмет, Назым — Назым Хикмет тур. Nâzım Hikmet Ran … Википедия
Sabotage — (af spansk Zapato: træsko), hemsko, ødeværk. Tidligere også betegnelse for et træskomageri. Forsinkelses eller ødelæggelsesaktion over for en modstander … Danske encyklopædi
bilgi — is. 1) İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat 2) Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti. H. E. Adıvar 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun borcu — is. Yapılması gereken ödev, vecibe Yapılan yararlı çalışmaların hakkını vermek boynumuzun borcu... T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
deontoloji — is., Fr. déontologie Ödev bilgisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
deontolojik — sf., ği, Fr. déontologique Ödev bilgisi ile ilgili … Çağatay Osmanlı Sözlük